29 Temmuz 2020 Çarşamba


Evet
Son yazıdır belki de bu kaybolmuş defter yapraklarında. Sokaklarda çığlıklar hüküm sürerken bir akıl oyunuyla kapanmış anılar, birlikte ele ele tutuşup gözlerden kayboldu gökkuşaklarında. Körü körüne gören gözlerden sakınan ışıklar karanlık güneşin çığlıklarında, yağmurlarla ıslanmış gökyüzü aya muhtaç kalmış, koşar adım gülen yüzler yalnızlığın kolları arasında bir çocuk gibi uyuyakalmış. Kelimeler cümlelerime konuk olabilmek için sıralanmış. Sıradanlıklar hayatı esir almış bir hüzün gözden süzülen iki damla ile kalakalmış, ruhlarınız şeytanın cellatlarının elinde esir kalmış. Kan kussa da elleriniz en büyüğünüz bile gözlerimize bakamayacak kadar korkakmış.
Denizler bugün bir başka güzel, düşünmeden yazılanlar düşünülenlerden çok daha anlamlı ve özel. Düşünceler karışıkken bir cümlede binlerce anlam gezer. Yolumuzu buluruz tek başımıza, her yer soğuk kuru yollarımızda düşmanlar dolu olsa da. Yerimiz bir sahile uzaklığımız kadardır ufka. Güzel manzaralar bakmasını bilmediğin için hep uzaklarda, uzaklara sevdalanmasaydın güneş uzaklar kadar parlaktı buralarda da, yağmurların izleri de var ellerimdeki bir avuç toprakta.

Engeller var.
Pişmanlıklar içinde kıpırdayamayacağın bir tabut kadar dar, burukluklara karşı bir tebessüm kadar yalandan bir maske var. Sonbahar olsa da, geleceğini bildiğin bir yaz var.
Kaybolmuşken beton ormanlarında, büyük karanlık boşlukta parlayan kutup yıldızını yoldaş edindim kendime. Kışın ortasında bile en sıcak yazı yaşamak kendi ellerinde. Tüm duygulara uzanan bir köprü var en derinde, kalemin yoksa elinde, bembeyaz olsa dahi, kağıt sadece bir hiç değerinde.
O kar yağan günü hiç unutamadım. Bir daha hiç öyle yağmayacak. Ben tüm hayatımı anlatsam da satırlarımda, yazdıklarım senin anladığın kadarla kalacak.
 Her sabah güneşin doğuşuna şaşıramazsın, defalarca tekrar etsen de karşısında doğru düzgün konuşamazsın, pişman olmasını dilemedim kimsenin, lakin gözlerini kapatarak karanlıktan asla kaçamazsın.
Rüzgarlar şarkılar söyleyerek esip geçiyorlar yine, ışıklar yanık pencerelerde akşam neşeli kimine kimi hasret kalmış şimdiden güneşe, deniz durgun sahil boş, kararsızım, psikolojim bozuk, gülümseyişim bile üzgün, ama yine de her geçen gün diğerlerinden daha da düzgün…

                                                                                                                   Orçun Fırat UYGUROĞLU

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder